top of page
HyVise Logo
Search

IEA Global Hydrogen Review 2025: Yeşil Hidrojen Sektörü Nereye Gidiyor?

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), enerji güvenliği, erişilebilirliği ve sürdürülebilirliği konularında politika önerileri sunan, 32'si üye ve 13'ü ortak ülke olmak üzere küresel ölçekte faaliyet gösteren hükümetler arası bir kuruluştur. Türkiye de bu önemli kuruluşun bir üyesidir. IEA, 2021'den bu yana yıllık olarak yayınladığı Global Hydrogen Review raporları ile hidrojen piyasasının gelişimini yakından takip etmektedir. Bu yıl, Global Hydrogen Review 2025 raporu Eylül ayında yayınlandı ve sektörün mevcut durumu ile geleceğine dair önemli içgörüler sunuyor. 2025 baskısı ise önceki yıllardan farklı olarak sektörde yaşanan durgunlukları, gecikmeleri ve iptalleri de ele alarak daha gerçekçi bir çerçeve sunuyor.


Küresel Görünüm: Büyüme Devam Ediyor, Ancak Engeller de Var

IEA'nın raporuna göre, hidrojen sektörü zorlu koşullara rağmen büyümeye devam ediyor. 2024 yılında küresel hidrojen talebi, geleneksel tüketim alanları olan petrol rafinerileri ve endüstriyel sektörlerdeki artışla birlikte, 2023'e göre %2 artarak yaklaşık 100 milyon tona ulaştı. Ancak, bu talep artışının tamamı rafineri ve endüstri gibi geleneksel sektörlerden geliyor ve yeni uygulamaların payı hâlâ %1’den küçük görünüyor.

Küresel toplam hidrojen üretiminin %1'inden daha azını oluşturan düşük emisyonlu hidrojen üretiminde, son dönemde yaşanan proje ertelemeleri ve iptalleri beklentileri düşürmekle beraber, düşük emisyonlu hidrojen üretimi %10 arttı ve 2025’te  yaklaşık 1 Mt’a ulaşması bekleniyor.

Yüksek maliyetler, belirsiz talep, karmaşık mevzuatlar ve altyapı eksiklikleri nedeniyle ilerlemenin sınırlı olduğu düşük emisyonlu üretimin beklenen 2030 kapasitesi; 2024’te proje iptalleri ve ertelemeleriyle 49 Mt/yıl’dan 37 Mt/yıl’a geriledi.

Bununla birlikte, sektörde olgunlaşma belirtileri de görülüyor. 2020 yılından bu yana 200'den fazla düşük emisyonlu hidrojen üretim projesi nihai yatırım kararı (FID) aldı. Bu durum, sektörün sadece gösterim projelerinden ticari projelere doğru geçiş yaptığının bir işareti olarak öne çıkıyor. Ayrıca, hidrojen değer zincirindeki teknolojik yenilikler de etkileyici bir hızla ilerliyor.

Proje Potansiyeli Düşse de 2030 Hedefleri Hâlâ Erişilebilir

Global Hydrogen Review 2024 raporunda 2030 yılı için hedeflenen düşük emisyonlu hidrojen üretim potansiyeli 49 Mt/yıl iken, 2025 raporunda bu rakam 37 Mt/yıl'a geriledi. Bu gerileme, özellikle elektroliz projelerindeki ertelemeler ve iptallerden kaynaklanıyor. Yine de, 2030 yılına kadar operasyonel hale gelecek FID almış projelerden beklenen üretim 4.2 Mt/yıl'a ulaşacak. Bu, 2024 üretiminin yaklaşık beş katı bir artış anlamına geliyor ve sektörün güneş enerjisi gibi diğer temiz enerji teknolojilerine benzer bir hızda büyüyeceğini gösteriyor. Ayrıca, 2030’a kadar devreye girme potansiyeli bulunan ek projelerin toplamı yaklaşık 6 Mt olarak değerlendiriliyor.

Çin Elektrolizör Pazarında Lider

Rapor, Çin'in elektrolizör pazarında dominant bir oyuncu haline geldiğini vurguluyor. 2024'te 2 GW'a ulaşan küresel su elektrolizi kurulu kapasitesinin ve nihai yatırım kararı alınan kapasitenin %65'inin Çin'de yer aldığı belirtiliyor. Ayrıca, küresel elektrolizör ekipmanı üretim kapasitesinin neredeyse %60'ı da Çin'de bulunuyor. Bu durum, Çin'in güneş panelleri ve elektrikli araçlar (EV'ler) sektörlerindeki başarılarını hidrojen alanında da tekrarladığını gösteriyor. Çin’in elektrolizörler konusundaki ilerleyişine ek olarak nispeten düşük elektrik fiyatlarının da etkisiyle dünya ortalamasına kıyasla %40-45 daha ucuza yenilenebilir hidrojen üretilebiliyor.

Talep Yaratma Politikaları Yavaş da Olsa Gelişiyor

Düşük emisyonlu hidrojen talebi için offtake (uzun vadeli alım) anlaşmaları yavaşladı. Ancak, sektörde talebi teşvik edecek politikalar uygulanmaya başlanıyor. Avrupa, sanayi ve ulaşım sektörleri için Yenilenebilir Enerji Direktifi (RED) kapsamında hidrojen kullanım kotaları belirleyerek öncülük yapıyor. Talep yaratma girişimlerinde Hindistan, rafineri ve gübre alanlarında; Japonya ve Kore ise elektrik üretimi alanında programlar yürütüyor.

Önemli Limanlar Denizcilikte İlk Harekete Geçenler Olabilir

Rapora göre, limanlar düşük emisyonlu hidrojenden üretilen yakıtların denizcilik sektöründe kullanımında öncü olabilir. Haziran 2025 itibarıyla 60'tan fazla metanolle çalışan gemi denizdeyken, 300'den fazla geminin siparişi verildi. Rotterdam, Singapur ve Ain Sokhna (Mısır) gibi 80'e yakın limanın kimyasal ürünleri yönetme konusundaki uzmanlığı, bu limanların hidrojen bazlı yakıtları da işleme konusunda güçlü bir hazırlık içinde olduğunu gösteriyor. Bu limanlardan 30’u, 400 km yakınında 100 kt/yıl düşük emisyonlu hidrojen arzına erişebilecek konumda. Bu limanlar ilk küresel yakıt ikmal merkezleri olabilirler.

Gelişmekte Olan Ülkeler: Hem Ptansiyelin hem de Risklerin Büyük Olduğu Bölgeler

IEA'nın raporuna göre, gelişmekte olan ekonomiler, düşük maliyetli düşük emisyonlu hidrojen üretme konusunda önemli bir potansiyele sahip. Ancak, bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmede bazı engellerle karşılaşıyorlar.

Güneydoğu Asya’nın hidrojen talebi 2024’te 4 Mt/yıl oldu; büyük kısmı amonyak ve rafineriden geliyor. 2030'a kadar 480 kt/yıl düşük emisyonlu üretim potansiyeli bulunsa da, projelerin sadece %6'sı nihai yatırım kararı almış durumda. Bu durum, bölgenin potansiyelinin olgunlaşması gerektiğini gösteriyor.

Latin Amerika, elektriğinin %63'ünü yenilenebilir kaynaklardan elde etmesi sayesinde, düşük maliyetli hidrojen üretimi için önemli bir avantaja sahip. Ancak, genel olarak gelişmekte olan ülkeler; yüksek finansman maliyetleri, yetersiz altyapı ve ihracata olan bağımlılık gibi faktörler nedeniyle ilerlemede zorluklar yaşıyor.

Türkiye İçin Fırsatlar: Rapordaki Somut Gelişmeler

IEA'nın Global Hydrogen Review 2025 raporu, Türkiye'nin hidrojen sektöründeki somut adımlarını ve küresel pazardaki yerini gözler önüne seriyor. Raporda Türkiye'den özel olarak bahsedilen bu noktalar, ülkemizin pasif bir izleyici değil, aktif bir oyuncu olduğunu gösteriyor.

Altyapı ve Finansman: EU Desteğiyle Yol Haritası Çiziliyor

Rapor, Türkiye'nin altyapı çalışmalarına ve finansman olanaklarına vurgu yapıyor. Türkiye'nin ulusal doğalgaz iletim şirketi BOTAŞ, mevcut doğal gaz altyapısının hidrojen taşıma kapasitesini değerlendirmek ve ulusal bir hidrojen şebekesi ana planı geliştirmek için Avrupa Birliği'nden 3 milyon avro hibe aldı. Bu adım, hidrojenin gelecekteki enerji altyapımızın önemli bir parçası olacağına yönelik stratejik bir hazırlığın işaretidir. Ayrıca, iklim yatırımlarını destekleyen uluslararası bir finansman kuruluşu olan İklim Yatırım Fonları'ndan (CIF) 50-100 milyon dolar aralığında kaynak sağlanması, Türkiye'deki hidrojen projelerinin uluslararası finansman kuruluşlarının da dikkatini çektiğini ve potansiyel taşıdığını gösteriyor.

Üretim ve Teknoloji: Türk Tersaneleri Küresel Pazarda

Raporun en dikkat çekici bulgularından biri de, Türkiye'nin ileri teknoloji üretiminde üstlendiği rol. Norveçli bir şirket tarafından sipariş edilen, sıkıştırılmış hidrojen ve yakıt hücresi sistemiyle çalışan ilk hidrojen enerjili dökme yük gemilerinin, Gelibolu Tersanesi'nde inşa edileceği belirtiliyor. 2027'de teslim edilmesi planlanan bu gemiler, Türkiye'nin sadece tüketici değil, aynı zamanda hidrojen teknolojilerini kullanan, üreten ve ihraç eden bir ülke olabileceğini kanıtlıyor. Bu, ülkemizin hidrojen değer zincirinde ne kadar önemli bir yere sahip olabileceğinin somut bir örneğidir.

Rapordaki Grafikler: Rakamlarla Küresel Görünüm - 2025’te Hidrojenin Nabzı

IEA'nın raporu, sadece metinlerle değil, güçlü grafiklerle de sektördeki eğilimleri ortaya koyuyor.

  • Düşük Emisyonlu Hidrojen Üretimi Hâlâ Çok Küçük, Ama Büyüyor: 2021’de 0.6 Mt olan düşük emisyonlu hidrojen üretimi 2024’te 0.8 Mt’a, 2025’te 1 Mt seviyesine çıkması bekleniyor ve bu %60 büyüme anlamına geliyor.

  • 2024’te duyurulan projelerle 2030’a kadar 37 Mt/yıl düşük emisyonlu üretim beklenirken, bu yıl beklenti 28 Mt/yıl seviyesine düştü. Yani ilk kez 2030 beklentileri aşağı yönlü revize edildi.

  • Kurulu küresel elektrolizör kapasitesi 2021’de 0.6 GW iken, 2025’te 4.9 GW’a ulaşacak (9 kat artış).

  • Elektrolizör üretim kapasitesi de 9 GW/yıl’dan 57 GW/yıl’a çıkarak 6 kat arttı.

  • 2030’a kadar duyurulan elektrolizör projeleri geçen yıl 538 GW iken bu yıl 439 GW’a düştü. Buna rağmen FID (nihai yatırım kararı) almış projelerde artış var.

  • Hidrojen stratejisi yayımlayan ülke sayısı 2021’de 23 iken 2025’te 65’e ulaştı. Bu ülkeler küresel enerji kaynaklı CO₂ emisyonlarının %85’ini temsil ediyor.

  • Elektrolizör ve CCUS projelerine yapılan yatırımlar 2021’de 0.5 milyar $ iken 2025’te 7.9 milyar $’a çıktı.

IEA - Global Hydrogen Review 2025: Global Hydrogen Hydrogen Review Summary Progress | https://www.iea.org/reports/global-hydrogen-review-2025/progress-summary-dashboard#abstract
IEA - Global Hydrogen Review 2025: Global Hydrogen Hydrogen Review Summary Progress | https://www.iea.org/reports/global-hydrogen-review-2025/progress-summary-dashboard#abstract

Küresel Raporlardan İçgörüler Çıkarmak

IEA'nın bu raporu, bir IEA üyesi olan Türkiye için de büyük önem taşıyor. Raporda yer alan veriler ve tavsiyeler, Türkiye'nin kendi hidrojen stratejisini geliştirmesi ve mevcut politikalarını şekillendirmesi için bir yol haritası sunuyor. Özellikle:

  • Talep Yaratma Politikaları: Türkiye, rafineri ve sanayi gibi geleneksel sektörlerde düşük emisyonlu hidrojene geçişi teşvik edecek politikaları değerlendirebilir.

  • Maliyet Azaltma: Düşük emisyonlu hidrojen ile fosil yakıt bazlı hidrojen arasındaki maliyet farkını kapatmaya yönelik destek mekanizmaları geliştirilebilir.

  • Altyapı ve Sektörel Hub'lar: Sanayi bölgelerinde üretim ve tüketimi bir araya getiren hidrojen hub'ları oluşturmak, altyapı gelişimini hızlandırabilir.

  • Uluslararası İşbirliği: Gelişmekte olan bir ekonomi olarak Türkiye, düşük maliyetli düşük emisyonlu hidrojen üretim potansiyelini kullanarak uluslararası işbirliklerini güçlendirebilir.

Türkiye'nin bu küresel dinamikleri yakından takip etmesi ve kendi yol haritasını bu doğrultuda çizmesi, hidrojen ekonomisinden en iyi şekilde yararlanmasını sağlayacaktır.

Sonuç

IEA raporu, hidrojen sektöründe var olan zorluklara rağmen büyümenin devam ettiğini, ancak bu büyümenin sürdürülebilir olması için doğru politika adımlarının hızla atılması gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Türkiye, hem altyapı planlamasına yönelik aldığı fonlarla hem de ileri teknoloji gemi inşası gibi somut üretim adımlarıyla bu küresel dinamiklere hızla uyum sağladığını kanıtlamıştır. Bu gelişmeler, Türkiye'nin hidrojen ekonomisinden en iyi şekilde yararlanabilmesi için sağlam bir zemin hazırlamaktadır. Bu noktadan sonra, bu başlangıç momentumunu koruyarak stratejik adımlara devam etmek büyük önem taşıyor.

Raporun tamamına bağlantıdan ulaşabilirsiniz: IEA Global Hydrogen Review 2025

IEA’nın Global Hydrogen Review 2025 raporunun da ortaya koyduğu gibi, hidrojen sektörü büyük bir potansiyel taşısa da, bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmek uzmanlık ve stratejik planlama gerektiriyor. Proje ertelemeleri, maliyet bariyerleri ve karmaşık mevzuatlar gibi engellerin aşılması; küresel eğilimleri doğru okuyarak, onları yerel dinamiklerle harmanlayan bütüncül bir yaklaşımla mümkün.

Türkiye’nin bu küresel ekosistemde güçlü bir konum elde edebilmesi için altyapıdan üretime, sertifikasyondan finansmana kadar her aşamada doğru adımların zamanında atılması kritik. Bu noktada, HyVise, derin sektör bilgisi ve uluslararası tecrübesiyle şirketlere, kamu kurumlarına ve yatırımcılara özel danışmanlık ve eğitim hizmetleri sunuyor.

Siz de kurumunuzun bu dönüşümde nerede konumlanabileceğini keşfetmek, stratejinizi şekillendirmek ve hidrojen ekonomisinin sunduğu fırsatlardan en iyi şekilde yararlanmak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.


 
 
 

Comments


© 2035 by BizBud. Powered and secured by Wix

bottom of page